Size okuduğumda hayata bakış açımı değiştiren bir hikaye anlatmak istiyorum.
Pazarlama dünyasının ünlü bir uzmanı, bir üniversitede ders vermektedir. Ders esnasında sınıfa bir soru yöneltir.
Hamburger satışıyla ilgili bir yarışma düzenleyecek olsak ve sizden burgerinizi satmanıza yardımcı olacak tek bir seçenek seçmenizi istesem, ne yapmayı seçerdiniz?
Öğrenciler cevaplarını vermeye başlarlar:
- Şehrin en iyi burgeri
- En lezzetli et
- Ev yapımı hamburger ekmeği …vs.
Ardından profesör cevaplar. “Ben tek bir şey söyleyeceğim ve garanti ederim sizin hepinizden daha fazla satar yarışmayı kazanırım.”
Şehrin en iyi burgerlerini, en lezzetli etlerini, ekmeklerini siz alabilirsiniz. Bunlar da yanlış sayılmazlar ancak sadece doymuş bir pazarda farklı zevklere hitap edebilirler.
Ama bana tek bir şey verin ben hepinizi yeneyim: Çok aç bir topluluk
Bunu gerçek hayata şöyle adapte edebiliriz. En iyi ürüne sahip olmak için takıntı yapmak yerine, henüz doymamış bir pazar bulun ve onların sorunlarını çözmelerine yardımcı olun.
Dünya’nın en iyi okullarını bitirmiş, en iyi sertifikalarına sahip, en mükkemel donanımlı insan olmak zorunda değilsiniz.
Aç bir pazar bulun ve orayı siz doyurun. Sonra kendinizi iyileştirirsiniz.
Açıkçası kişise anlayışıma göre doğruluğu ve yanlışlığı deneyimlere bağlı ve içinde bulunduğumuz zaman içerisinde tartışmalı. Ancak düşünce açısından farklı bir bakış açısı geliştirmek adına faydalı buldum.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip edebilir, soru, görüş ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bu yazı yorumlara kapalı.